Praksis Güncel

güncel tartışma platformu

“‘Demokrat’ Neoliberalizm, Sol ve Sınıf Siyaseti” : 64. sayımız raflarda

Bu içeriği paylaş:

Kapitalizmin 2008-2009 yıllarında başlayan derin ve uzun vadeli krizinden beri dünyada pek çok şey değişti. Bu sürecin ilk yıllarında neoliberal politikalar dünya çapında ciddi bir itibar kaybına uğradı. Pek çok insanın işini ve evini kaybetmesine yol açan bu kriz ortamında devletlerin sermayeyi desteklemesi, batık finans kurumlarını kurtarmak için seferber olması ve emek düşmanı politikalarını sürdürmesi farklı coğrafyalarda yaygın ve haftalarca süren halk isyanlarını da beraberinde getirdi. Arap Baharı, İspanya’da Öfkeliler Hareketi, ABD’de Occupy (Wall Street) ve Türkiye’de Gezi/Haziran Ayaklanması bunlardan bazılarıdır. Bu hareketler bir süre sonra sönümlenirken, 2019’dan beri dünyanın pek çok yerinde (ABD’den Haiti ve Şili’ye, İran’dan Sudan’a ve Sri Lanka’ya kadar) “isyan dalgaları”nın birbiri ardına yükselip geri çekildiğine şahit oluyoruz. Korona pandemisinden beri ise dünya kapitalizmi emek düşmanlığında ve emperyalist saldırganlıkta vites arttırmış gözüküyor.

İlk isyan dalgası 2014’te geri çekilirken, başta ileri kapitalist ülkelerde olmak üzere pek çok ülkede egemen burjuva siyaset alanında iki siyasi eğilim güçlendi. Birincisi genellikle “otoriter popülizm” başlığı altında toplanan, neo-faşist, proto-faşist ve aşırı sağ parti veya siyasi figürlerden oluşurken, diğer bir eğilim “progresif/ilerlemeci neoliberalizm” oldu. Uzun süredir mevcut olan bu iki eğilim, diğer siyasi çizgilerin aleyhine giderek güçlenerek burjuva siyaset sahnesini domine etmeye başladı.

Birinci eğilim, siyasi iktidarı ele geçiren ya da elinde tutan siyasetleri mutlak güç haline getirip, hak ve özgürlükleri sınırlandıracak, radikal bir milliyetçi-muhafazakâr söylem ve tahayyülle kaim bir otoriter rejime geçilmesini savunur. İkinci eğilim ise aşırı sağ tehdidine dikkat çeker, ezilen kimliklerin tanınmasını ve haklarının güvenceye alınmasını, bireysel özgürlükler, liberal demokrasi ve güçler ayrılığı temelinde idealize edilen düzen normallerinin korunmasını vaat eder. Her iki siyasal eğilimin ortak noktası tekelci sermaye egemenliğinin ve emek düşmanı politikaların çeşitli revizyonlarla sürdürülmesidir. Aralarındaki farksa bunu sürdürürken nasıl bir toplumsal yeniden üretim biçimi, değerler sistemi, siyasal-ideolojik söylem ve siyasal rejim benimseneceğinden ileri gelmektedir.

Aşırı sağ tehdide karşı düzen medyası, STK’lar, akademi ve diğer ideolojik-kültürel aygıtları aracılığıyla oluşan kamuoyunda düzen sağıyla solunun birleştiği ilerlemeci neoliberalizm, kentli burjuva ve küçük burjuva kesimlerde ciddi bir karşılık bulmuştur. Faşizme veya otoriter sağ tehdide karşı ittifak önerisinin yanı sıra, kadın-çevre-antifa-queer gibi çeşitli kentsel sosyal hareketlerin çok önemli ve değerli kimi kazanım ve taleplerinin, söz konusu düzen siyasetçileri tarafından kabulü anlamında yorumlanan söylemler ve jestlerle söz konusu kesimler, mülksüzler, emekçiler, doğa ve ezilen halkların düşmanı olma özellikleri esaslı bir değişikliğe uğramayan neoliberal kapitalizmin rasyonalitesiyle çelişmeyen politikaların destekçileri haline geliyor. Eğitimli ve güvencesiz beyaz-gri yakalı kesimler ve sola açık aydınların büyük bölümü, kendisini “kadın, LGBTİQ+, göçmen, iklim dostu” demokratlar olarak lanse eden politikacıların “yeşil yeni düzen”, “iklim için yeşil dönüşüm” vb. vaat ve projelerinin yanında, “liberal demokrasinin totaliter rejimlerle savaşı” anlatısının destekçilerine dönüşmüş bulunuyor. İsrail’in Batılı emperyalist devletlerin verdiği aktif destekle dört aydır Gazze’de uyguladığı soykırım siyasetinin sol entelijansiyanın bu eğilimini kırıp kırmadığı halen belirsizdir.

Bu siyasi şekillenme, sosyalist hareketin geçirdiği dönüşüm dikkate alınmadan anlaşılamaz. Neoliberalizmin yükselişinin, Doğu Bloku’nun çöküşünün, Çin ve Vietnam’da kapitalizmin restorasyonunun belirlediği tarihsel bağlamda sivil toplumculuk ve sol liberalizm Marksizmin aleyhine giderek güçlenmekle kalmadı, sosyalist hareketi de –farklı derecelerde– etkiledi. İlerlemeci neoliberalizmin bazı sol-sosyalist partilerin ve grupların siyaseti, tabanı ve etkileşim içinde bulunduğu kesimler üzerindeki etkisi son yıllarda belirgin biçimde arttı. Batı’da 1968 hareketinden beri kadın hareketi ile ırkçılık ve homofobi karşıtı hareketlerin eşit haklar ve tanınma mücadeleleriyle elde ettiği sosyo-kültürel kazanımlardan yanaymış görüntüsü veren fakat neoliberal politikalardan pek de esnemeyen düzenin demokratları, faaliyetlerini “hak temelli mücadele” çerçevesi içinde tanımlayan, bu yüzden de düzen içi mekanizmalara ve lobicilik kanallarına neredeyse bağımlı sosyal hareketçi solu ve onun entelijansiyasını kendisine yedeklemiş gözüküyor.

Eğitimli-küçük burjuva aktivistlerle solcu aydınların tutucu ve otoriter olmadığını ve onlarla aynı sosyo-kültürel habitusu paylaştığını iddia eden –ki bunların sosyal-sınıf uçurumlarla malul bir toplumda ne derece doğru olduğu tartışmalıdır– ilerlemeci neoliberalleri bu denli destekliyor olmaları kültür savaşlarının ve düşman imgesinin yarattığı korkunun gücüyle ilişkilendirilebilir. Ancak, bu çizginin soldaki artan etkisinin antagonist sınıf çelişkisini ve proletaryanın devrimci eylemini esas alan Marksizmin aleyhine bir gelişme olduğu açıktır.

Sayımızda bu yakıcı konuyu farklı boyutlarıyla, özellikle sınıf hareketine ve sol siyasete yansımalarıyla tartışmaya açıyoruz.

İyi okumalar.

Sayının tanıtım etkinliğini şu linkten izleyebilirsiniz.

Sayı, Dipnot Yayınları sitesinden edinilebilir.

 

İçindekiler

Demokrat Neoliberalizm, Batı Emperyalizminin Globexiti ve Sol Entelijansiya  Ali Ekber Doğan

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Uluslararası Politik Ekonomisi: Emperyalizm, Hegemonya Krizi ve Nato’yu Yeniden Düşünmek Akif Avcı 

Neoliberalizmin Üzerindeki Demokrat Örtüyü Kaldıran Bir Deneyim Olarak Emmanuel Macron ve Macronculuk Selman Saç

“Sınıf Hizasızlanması” ve İlerici Neoliberalizme Karşı Popülist Stratejinin Güncel Bakiyesi Mustafa Görkem Doğan

Kültür Savaşlarını Kazanamazsınız Astrid Zimmermann

Neoliberalizm ile Feminizmin Dansı: Avrupa Toplumsal Cinsiyet Enstitüsü’nün Toplumsal Cinsiyetin Ana Akımlaştırılması Stratejisi Bilge Filiz

Avrupa’nın Neoliberal Yeşil Mutabakatı, Ekolojik Emperyalizm ve Halkın Alternatifi Yelda Erçandırlı

Aşırı Sağın Yükselişi ve Anti-Faşizmin Yeni Uğrakları Umut Devrim Özbideciler

Bütünlüklü Bir Marksist Sınıf analizi: Düalizmleri Aşmak Yener Çıracı

Ekolojik Yaklaşım için Alternatif Bir Başlangıç Önerisi: Felsefe Tarihinde İş ve İş Bölümü Aşkın Yücel Seçkin

Bu yazı için gösterilecek etiket bulunmamaktadır.