Özgün metin, 4 Haziran 2024 tarihinde Asian Labour Review internet sitesinde yayımlanmış, Onurcan Ülker tarafından Türkçeye çevrilmiştir.
Çin’in 1980’li yıllardaki piyasa reformlarından bu yana, “dünyanın fabrikası,” imalat sektöründe özellikle 2000’lerde ve 2010’lu yılların başlarında grev dalgalarına şahit oldu. Ne var ki, 2016 yılından beri, genel olarak fabrika grevlerinin sayısı azalır ve ölçeği daralırken; grevlerin merkezi ise, imalattan hizmet sektörüne, özellikle de platform ekonomisine ve kıyı kentlerinden Çin’in iç kesimlerine doğru kaydı. Fabrika işçilerinin bu yeni grev dalgasına katkıda bulunan şey nedir? Ve platform işçilerinin grevleri, Çin’deki işçi hareketinin durumu hakkında bize ne söylemektedir?
Sanayi grevlerinin yeniden canlanışı
2023 yılı, 2016’dan beri grev etkinliklerinde yeni bir zirveye işaret etmektedir. Fabrika grevlerinin sayısı dikkate değer bir şekilde artmıştır ve grevler çoğunlukla kıyı bölgelerinde, özellikle de İnci Nehri Deltası ile Yangtze Nehri Deltası’nda gerçekleşmiştir. Çin Emek Bülteni’ne [China Labor Bulletin, CLB] göre, 2022 yılında 37 ve 2021 yılında 66 olan fabrika grevlerinin sayısı, 2023’te 434’e ulaşmıştır. Bu 434 vakanın yaklaşık yüzde 80’i ise, güneydoğu kıyı bölgesinde gerçekleşmiştir.
Fabrika işçilerinin grevlerinde, 2023 yılında yaşanan bu artışı nasıl izah etmek gerekir? Çin Emek Bülteni’nin yayımladığı Çin’deki grev verilerine ilişkin tahlilimize göre, imalat sektörü söz konusu olduğunda kaydedilen eylemlerin yarısından fazlası, düşük katma değerli fabrikaların taşınması veya kapatılmasından kaynaklanmıştır. COVID sonrası dönemde yaşanan bu fabrika taşınma dalgasını açıklayabilen birkaç etken mevcuttur.
İlkin, COVID-19 pandemisinin dalga etkileri, sermayenin yer değiştirmesini hızlandırmıştır. COVID, küresel tedarik zincirinin en altında yer alan fabrikaları ağır bir şekilde vurmuş ve bunlar, “Sıfır COVID” politikasının sona ermesinin ardından sipariş hacimlerinde artışa şahit olmamışlardır. Bu gibi baskılar altında, fabrikalar, maliyetleri düşürmek adına ücretlerin daha düşük seyrettiği bölgelere taşınmışlardır. Geride kalan on yıl içinde faaliyetlerinin bir kısmını taşımış olan birtakım fabrikalar, şimdi büsbütün taşınmaktadır.
İkinci olarak pandemi, küresel tedarik zincirinin yeniden yapılandırılmasını tetiklemiştir. COVID, büyük küresel markalara, Çin’deki tedarikçilere aşırı düzeyde bağımlı olmanın hiç de iyi bir fikir olmadığını göstermiştir. Bu durum, söz konusu markaları, başka yerlerde tedarikçi aramaya itmiştir. En çarpıcı olanı, “Sıfır COVID” politikası, 2022’de dünyanın en büyük iPhone montaj fabrikası olan Zhengzhou’daki Foxconn tesisinde geniş çaplı bir işçi protestosuna yol açmıştır. Bu ise, yeni iPhone modelinin piyasaya çıkışını geçiştirerek, Apple’ın tedarik zincirini çeşitlendirmek için üretimini Çin dışına kaydırma sürecini hızlandırmasına neden olmuştur.
Üçüncü olarak, 2000’li yılların sonlarından beri, kıyı bölgelerindeki yerel yönetimler, endüstriyel düzeydeki artışı teşvik etmek amacıyla, düşük nitelikli imalat sanayilerinin farklı yerlere taşınmasını desteklemişlerdir. Guangdong eyalet hükümeti, 2023 yılında, fabrikaların taşınmasını özendirmek ve “daha ileri, daha akıllı ve daha çevreci” üretimi teşvik etmek adına, neredeyse on adet ayrıntılı tasarı ve yönerge yayımlamıştır. Bütün bu etkenlerin bir araya gelişi düşük nitelikli imalat sermayesinin kıyı Çin’den ve özellikle İnci Nehri Deltası’nın güneyinden kitlesel olarak göçmesine yol açmıştır.
Çin İş Kanunu’na göre, işverenler, işçi çıkardıkları takdirde, kıdem tazminatı ödemekle yükümlüdür. Ne var ki, azalan kârlar göz önünde bulundurulduğunda, 2023 yılında işverenler, yer değiştirme maliyetlerini düşürmek üzere türlü stratejilere başvurmuşlardır. Birtakım patronlar, makineleri gizlice taşımış yahut basbayağı sırra kadem basmışlardır. Böylece işçiler kıdem tazminatından mahrum bırakılmakta; hatta bazen ücretleri ve sosyal sigortaları dahi ödenmemektedir. TikTok’un Çin sürümünde, Çinli işçiler bu olguyu “patronların firarı” diye adlandırmaktadır. İşçiler, bazen, pazar izninden ya da tatilden geri döndüklerinde, patronlarının çoktan tabanları yağlamış olduğunu fark etmektedir. Ulusal bayram ve Çin Yeni Yılı tatilleri sırasında işçiler, patronlarının kaçıp gitme olasılığına ilişkin kaygılarını kısa videolarla dile getirmiştir.
İşverenlerin kıdem tazminatından kaçınmak için kullandıkları tipik bir diğer strateji de, işçileri “haftada beş gün, günde sekiz saat” çalışma planına bağlı kılmaktır. Standart iş günü, uluslararası emek hareketinin tarihsel bir zaferi olmakla birlikte, günümüzde Çin bağlamında farklı bir anlama sahiptir. Çin’in imalat sektöründe işçiler, genelde çok düşük taban ücretler almaktadır ve geçimlerini sağlayabilecek kadar ücret elde etmek için fazla mesaiye bel bağlamak zorundadır.
İşverenler fazla mesaiyi azalttığında yahut kaldırdığında, işçiler yeterli gelir elde edememektedir. İşverenler, böyle yaparak, işçileri gönüllü olarak işten ayrılmaya bilfiil zorlamakta; bu sayede herhangi bir kıdem tazminatı ödemekten kaçınmaktadır. Söz konusu işverenler, işçileri teknik olarak “işten çıkarmaksızın” fabrikalarını başka yere taşımak için işte bu taktiğe başvurmaktadır. İşverenler, ayrıca, aylık ücreti daha fazla düşürmek için, işçilere daha çok izin günü vermektedir. Bazı fabrikalar, işçileri haftada yalnızca iki ya da üç gün çalıştırmakta ve onlara, asgari ücretin sadece yüzde 70’ini veya 80’ini ödemektedir. Yine bazı fabrikalar ise, üretimi askıya alarak izin günlerini birkaç ay kadar uzatmaktadır.
Bu stratejiler, patronların kıdem tazminatını savuşturmasını ya da azaltmasını mümkün kılmakta; ayrıca işçileri bir hayli güvencesiz durumlara sokmaktadır. Çin’in süregelen iktisadi gerilemesiyle birlikte, işçiler açısından daha iyi ücret veren iş alternatifleri bulmak son derece güçleşmiştir. Dolayısıyla, fabrikaların kapanması ve yer değiştirmesi, 2023 yılında pek çok yasadışı grevi tetiklemiştir.
İşçiler, işverenlerin stratejilerine yanıt olarak eylemler düzenlemiş ve yasalar dahilindeki yahut ötesindeki taleplerini ortaya koymuşlardır. Birincisi, işçiler, kıdem tazminatı için işverenlere baskı yapmak amacıyla, makinelerin kapanan fabrikalardan dışarıya nakledilmesini engellemişlerdir. İkincisi, işçiler uzatılan izin günlerinin ve iptal edilen fazla mesailerin işverenlerin çevirdiği bir dalavere olduğunu fark ederek, “beş gün, sekiz saat”lik çalışma planına karşı mücadele başlatmış ve fazla mesai talep etmişlerdir. Üçüncüsü, işçiler fazla mesai ücretlerine bel bağlama ihtiyacı duymamak için taban ücretlerin yükseltilmesini talep etmişlerdir. Dördüncüsü, bazı durumlarda, işçiler patronlarının kıdem tazminatını düşürmek için ücretlerini baskıladığını fark ederek, yasada öngörülenin ötesinde kıdem tazminatları talep etmişlerdir.
Örnek vermek gerekirse, 2023 yılı Kasım ayında, dünyanın en büyük ayakkabı imalatçılarından biri olan Bao Chen A.Ş., Jiangsu eyaletinin Yangzhou kentindeki fabrikasını kapatarak, Hindistan’daki yatırımlarını artırmıştır. Fabrika, işçi grevlerinin baskısı altında, işçilere kanunda düzenlendiği şekilde işten çıkarma tazminatı ödemeyi kabul etmiştir. Ne var ki, işçi ücretleri, geçtiğimiz yıl boyunca 5.000 RMB’nin (veya 690 ABD Doları) üzerinden yaklaşık 2.000 RMB’ye (270 ABD Doları) keskin bir şekilde düşürüldüğü içindir ki, kıdem tazminatı ödemeleri de ciddi biçimde azalmıştır. İşçiler, tazminat tasarısından memnun kalmamış ve grevlerini sürdürmüşlerdir.
Sözün özü, işçiler, işverenlerin taarruzlarına karşı direnmek için güçlü bir isteklilik ortaya koymuşlardır. Pek çok işçi, daha önceki grev dalgalarında kolektif eylemlere katılarak deneyim elde etmiş ve bu deneyimlerini paylaşmıştır. İşçiler, 2023 dalgasında, patronlarını baskı altına almak adına iş bırakma, toplantı, oturma eylemi, fabrika girişlerini engelleme, makineleri muhafaza etme ve intihar girişiminde bulunma gibi çok çeşitli taktiklere başvurmuşlardır. Ayrıca işçiler, hükümetin çeşitli kademelerini de olaylara dâhil etmeye çalışmış ve Tüm Çin Sendikalar Federasyonu, Çalışma Büroları, Adalet Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Bürolarına şikâyetlerini iletmişlerdir. Eylemlerin süresi de, işçilerin direngenliğini ortaya koymaktadır. Nitekim bazı mücadeleler aylarca devam etmiştir.
Ancak, bu grev dalgasının da sınırlılıkları mevcuttur. İlk olarak, imalat işgücünün boyutlarındaki muazzam küçülme, işçilerin pazarlık gücünü kısıtlamıştır. On binlerce işçinin katıldığı 2016 öncesi grevlere kıyasla, 2023’teki fabrika grevlerine katılanların sayısı genellikle birkaç düzine ila birkaç yüz arasında seyretmiştir. İkinci olarak, birçok fabrika üretimde daralmaya gittiğinden, işçiler üretimin zaten ölçek olarak azaltıldığı yahut askıya alındığı fabrikalara karşı greve çıkmıştır. Bu grevler, patronlara ekonomik açıdan ciddi bir zarar verememiştir. Üçüncü olarak, 2015’ten bu yana, Çin devleti daha da otoriter bir hâle gelmiş, çalışan haklarının korunmasını zayıflatmış ve işçi eylemliliğine yönelik baskıyı artırmıştır. Hükümetler, işçilerin eylemlerini bastırmak için işverenlerle el birliği etmişlerdir. 2023 grev dalgasında, emek STK’lerinin neredeyse hiçbir katılımı olmadığını da görmüş bulunuyoruz.
Shenzhen’daki bir otomobil parçaları fabrikasındaki grevde, devlet kurumları ve sendika derhal devreye girmiş, görünürde ihtilafa arabuluculuk etmiş, ama esasında patrona arka çıkmıştır. Bölgenin çalışma müfettişleri, üretimi kasti olarak aksatan işçilerin işten kovulacaklarını ve gözaltına alınacaklarını bildirmişlerdir. Protestolarını sürdürmek için, yüzlerce işçi söz konusu fabrikadan toplu çıkış yapmış ve metroya binerek kentin hükümet merkezine gitmiştir. Ancak metrodan iner inmez polisin engellemesiyle karşılaşmış ve otobüslere bindirilerek fabrikaya geri gönderilmişlerdir. İmalat sektöründeki işçiler, yürüttükleri mücadelelerde daha hasmane koşullarla karşı karşıya gelmişlerdir.
Platform işçilerinin yeni taktikleri
Geride kalan birkaç yılda, imalat sektöründe fabrikaların kapanışı ve bilişim ve emlak gibi sektörlerde yaşanan kitlesel işten çıkarmalar sebebiyle gittikçe daha çok sayıda işçi platform sektörlerine girmiştir. 2018 yılı itibariyle, Çin’in en büyük yemek dağıtım platformu olan Meituan’da 2,7 milyon dağıtım işçisi çalışıyordu. 2023 yılına gelindiğinde, bu sayı yedi milyonu aşmıştır. Aynı eğilim, paylaşımlı araç sürücüleri için de geçerlidir. Dolayısıyla, büyük bir platform işçisi akını söz konusudur, fakat bu sektörün müşteri tabanı ekonomik gerilemeyle birlikte daralmaktadır. Muhtemeldir ki, Çin’in platform sektörleri 2023 yılında “doygunluğa” ulaşmıştır.
Bazı gözlemciler, platform işçilerinin, fabrika işçilerine kıyasla kolektif örgütlenme konusunda daha büyük engellerle karşılaştıklarını ileri sürmektedir. Bu durum, platform işçilerinin emek süreçlerinde mekânsal olarak daha dağınık olmaları ve bu nedenle kalıcı ilişkiler kurmalarının zorlaşmasından kaynaklanmaktadır. Bu ise, iletişimi ve eşgüdümü daha güç kılmaktadır.
Ne var ki, Çin’in platform işçileri, bütün bu zorluklara karşın 2023 yılında münferit mücadelelere girişmişlerdir. Ekim ayında, Heilongjiang eyaletinin Qing’an ilçesinde aşağı yukarı 50 işçi, Meituan’a karşı bir protesto düzenlemiştir. Ağustos ayında, Hainan eyaletinin Qionghai kentindeki Meituan işçileri greve çıkmıştır. Nisan ayında, Guangdong eyaletinin Shanwei kentindeki yüzlerde Meituan yemek dağıtım işçisi, bir haftayı aşkın bir süre grev yaparak, ulusal ve uluslararası ölçekte dikkatleri üzerine çekmiştir.
Shanwei yemek dağıtım işçilerinin grevi, platform işçilerinin son yıllardaki en uzun ve en bilindik grevlerinden biri olması sebebiyle mercek altına almaya değerdir. Meituan’ın Shanwei’deki istasyon bazlı yemek dağıtım işçilerinin toplam sayısı 800 ila 1.000 arasındaydı. 2023 yılının Nisan ayı başlarında, Meituan’ın yereldeki idari acentesi, bir dizi işçi ödeneğini kaldırmış ve sipariş başı birim ücretleri düşürmüştür. Bunun üzerine, Meituan işçileri arasında kendi istasyonlarında ve ekiplerinde, nasıl karşı koyacaklarını tartışmak üzere çevrimdışı görüşmeler başlamıştır.
İşçilerden bazıları, birkaç sene evvelki başarılı bir örneğe atıfla greve gitmeyi önermişlerdir. Bunlar bir WeChat grubu kurmuş ve ekip arkadaşlarından, greve ilgi duyduklarını göstermek için gruba katılmalarını istemişlerdir. Akrabalık ve arkadaşlık ağları vasıtasıyla, işçiler diğer ekiplerden ve istasyonlardan iş arkadaşlarını da gruba eklemiş; onlar ise bu haberi kendi ekip arkadaşları arasında yaymışlardır. Cuiyuan Caddesi, Shanwei’in en yoğun iş bölgesiydi ve pek çok dağıtım işçisi, siparişlerini teslim almak için burada bekliyorlardı. İşçiler, burada beklerken, olası grev hakkında iş arkadaşlarıyla konuştular ve onları WeChat grubuna katılmaya davet ettiler. Öyle ki, WeChat grubu, birkaç gün içerisinde yüzlerce işçiye erişti. Nisan ayının ortalarına gelindiğinde, WeChat grubu içinde hiç kimse, hiçbir şey söylememiş olsa da, bir sürü çevrimdışı, birebir örgütlenme gerçekleşmişti.
Yapılan çevrimdışı görüşmeler aracılığıyla işçiler, yağmur yağdığı vakit greve başlamaya karar verdiler. Bunun nedeni, Meituan’ın genelde yağmur yağdığında daha çok sayıda sipariş alması ve dolayısıyla yağmur esnasında greve çıkmanın Meituan’a daha büyük bir darbe vuracak olmasıydı. Bu karar, işçiler arasında hem ekip arkadaşı ağları hem de ekipler arası akrabalık ve arkadaşlık ağları vasıtasıyla, çevrimdışı olarak düzensiz bir şekilde iletilmiştir.
Nihayet 19 Nisan günü yağmur yağdı. İşçiler, WeChat grubunda “İşte yağmur yağıyor, artık sipariş almıyorum” gibi iletiler paylaştılar. Grup bu gibi düzinelerce iletiyle dolup taştı; böylece herkes, grevin başladığından haberdar oldu. WeChat grubunda yer almayan işçiler de grev yapıldığını öğrendiler, zira gittikçe daha fazla sayıda işçi sistemi terk ettikçe, kendilerine imkânsız sayıda sipariş geliyordu. Bunların pek çoğu çalışmayı bıraktı, çünkü bu siparişleri tamamlamak olanaksızdı. Bazı işçiler, birinci günün sonunda, Meituan’ın Shanwei’deki istasyon bazlı işçilerinden yüzde 70 kadarının greve çıktığını tahmin ediyorlardı.
Meituan, ikinci günün gecesinde, grevi kırmak için çevre bölgelerden yüzlerce işçiyi Shanwei’e nakletti. Bu grev kırıcılara günlük 200 yuan taban ücret ve Shanwei işçilerinin neredeyse üç katı kadar birim ücret ödeniyordu. Bu durum, Shanwei’deki yerel işçileri daha da öfkelendirdi. İşçiler, üçüncü günden itibaren, yalnızca yönetime son derece sadık 30 kadar yerli işçinin greve katılmadığını tahmin ediyorlardı. Geri kalan herkes grevdeydi. Grev kırıcılar, Meituan’ın faaliyetlerini sürdürme konusunda pek de iyi bir iş çıkaramıyorlardı. Bunlar, Shanwei’in yerel coğrafyasının karışıklığını bilmiyorlardı ve siparişlerin tesliminde bir hayli yavaş kalıyorlardı. Kısa süre içinde, bu işçilerin pek çoğu da bitap düştü ve sadece taban ücreti cebine koyup, günün geri kalanını internet kafelerde video oyunları oynayarak geçirmeyi tercih ettiler.
Daha sonra, mahalle komiteleri ve polis yerel işçileri aramaya ve bunlara işe geri dönmeleri için baskı yapmaya başladı. Bir işçi, polisten telefon aldığını, baskıya boyun eğdiğini ve işe geri dönmeye karar verdiğini söylemişti. Ancak ekip arkadaşları, kısa süre sonra, söz konusu işçinin Meituan uygulamasındaki sıralama sisteminde “en iyi performans gösteren çalışan” olarak anıldığını ve kesinkes grev kırıcılık yapıyor olduğunu fark ettiler. Bu işçi, bunun üzerine, aynı ekipte yer alan ve grevi etkin olarak örgütleyen bir işçi olan amcası tarafından azarlandı. Bununla da kalmadı, diğer ekip arkadaşları da ona fırça attılar. Sonrasında bu işçi, yeniden greve döndü.
Bu vakada, iş arkadaşları arasındaki akran baskısı, devlet otoritelerinden gelen baskıyı etkisiz hâle getirmiştir. WeChat grubu, grev başladıktan sonra, işçilerin daha sonraki adımları tartıştıkları canlı bir ortam hâline geldi. İşçiler, yönetimle pazarlık yapmak üzere temsilciler seçmemeye karar verdiler, zira temsilcilerin misillemeyle karşılaşacağından çekiniyorlardı. Bunun yerine, işçilerin taleplerini ekip liderleri idareye ilettiler. Sekizinci güne gelindiğinde, yönetim teslim bayrağını çekerek bütün ödenekleri iade etti ve birim ücretleri de eski düzeylere geri getirdi.
Fakat grevciler, grev esnasında daha iddialı ve eşitlikçi bir talep geliştirdiler. İşçileri daha sıkı birleştirebilecek bu talep, bütün kademelerin kaldırılmasıydı. Grev öncesinde, pek çok ödenek yalnızca A-kademe işçilere yönelikti ki, bu işçilerin aldığı birim ücretler de daha yüksekti. İşçiler, ödeneklerin bütün istasyon bazlı işçiler için geçerli olmasını ve birim ücretlerin eşitlenmesini talep ettiler. Söz konusu talepler ise karşılanmadı. Bu durum, grevciler arasında ayrışmaya sebep oldu. A-kademe işçiler çoğunlukla sekizinci ve dokuzuncu günlerde işlerinin başına döndüler; fakat daha alt kademedeki pek çok işçi, grevde kaldı. Sonraki birkaç gün boyunca, yönetim, günlük primler aracılığıyla işçileri ayartıp işe geri döndürdü. On birinci güne gelindiğinde, grevcilerin yaklaşık yüzde 80’i işe dönmüş bulunuyordu. Grev, on dördüncü günde fiilen son buldu.
Grevin son aşamasında, grevciler arasında yaşanan yarılmanın kalıcı bir etkisi oldu. Yarım yılı aşkın bir süre sonra, bir akşam yemeği toplantısı sırasında bazı işçiler, hâlâ A-kademe işçilerin kendilerine ihanet ettiğinden yakınıyor ve bir daha asla bu hainlerle birlikte greve gitmeyeceklerine ant içiyorlardı. Grevin ardından yönetim, ayrıca, Shanwei’deki istasyon ve ekiplerin görev yerlerini çok daha sık değiştirerek, grevin örgütlenmesi ve sürdürülmesinde yaşamsal olan ekip arkadaşlığı ağlarını da sekteye uğrattı.
Bu grev, birkaç yönüyle dikkat çekicidir. İlkin, platform çalışanları esas olarak görece küçük bir kentin yerel sakinleri olduklarında, işçiler arasındaki sık kişisel ağlar, mekânsal açıdan dağınık bir işgücünü kendi emek süreçlerinde örgütlemek açısından önemli kanallar olarak hizmet edebilmektedir. İkincisi, bu vaka söz konusu olduğunda, platform algoritması ironiktir ki işçilerin grevlerini yaygınlaştırma ve sürdürmelerine yardımcı olur hâle gelmiştir. Üçüncüsü, işçilerin dayanışmasının kırılgan olduğu ve idarenin “böl ve yönet” stratejisinin üstünden gelmenin kolektif eylem açısından halen daha can alıcı bir zorluk olmayı sürdürdüğü de görülebilmektedir.
2023 yılında gerek fabrika gerekse platform işçileri tarafından başlatılan Çin’deki grev dalgası, ilham verici olduğu kadar düşündürücü dersler de sunmaktadır. Ekonomik gerileme, işçilerin geçim kaynaklarını çeşitli şekillerde ve ağır bir biçimde etkilerken, işçiler direnmek ve hak ettiklerini talep etmek için güçlü bir kararlılık ortaya koymuşlardır. Fakat aynı zamanda, -hâlâ az çok münferit ve doğaçlama olmayı sürdüren- işçi mücadelelerinin gücü, patronların manevraları, hükümetin eylemleri ve ekonomideki yapısal değişiklikler tarafından sınırlanmaktadır. Bu bariyerleri etkisiz hâle getirmek için, daha ayrıntılı ve sürdürülebilir örgütlenme yöntemlerine ve daha güçlü ve geniş bir sınıfsal dayanışma duygusuna ihtiyaç vardır. Şiddetle örgütlenme karşıtı bir siyasal ortam içinde bunların nasıl başarılacağı ise, Çinli işçiler açısından acil bir soru olarak ön plana çıkmaktadır.
* Önemli bilgilerle bu makaleye katkıda bulunduğu için David’e teşekkür ediyoruz.
Görsel Bilgisi: Çin’de bir Meituan teslimat çalışanı (Fotoğraf: REUTERS/Aly Song/Dosya Fotoğrafı)