EB: Kendinizi bize tanıtır mısınız?
SO: Nepal’de bir devlet üniversitesinden emekli bir Halk Sağlığı Profesörüyüm. Hâlen Nepal Halk Sağlığı Hareketi’nin ülke koordinatörü olarak gönüllü çalışıyorum. Ayrıca, Küresel Nükleer Savaşı Önleme Hekimleri (IPPNW) ağına bağlı olan Nepal Toplumsal Sorumluluk için Hekimler (PSRN) adlı bir kuruluşla da bağlantılıyım.
Sağlık hakkı için eşitlik ve adalet ruhuyla araştırma, bilgi paylaşımı ve savunuculuk faaliyetlerinde bulunuyorum.
EB: Nepal’deki son gelişmeler uluslararası medyada sosyal medyanın kapatılmasıyla tetiklenen gençliğin öfke patlaması olarak yansıtıldı. Ancak köklerin daha derin olduğunu tahmin ediyorum. Sizce bu öfkenin ardında başka hangi etkenler var?
SO: Uluslararası medyanın yansıttığı biçim yalnızca kısmen doğrudur. Hükümetin sosyal medyayı kapatması gençliğin sokak protestolarının yalnızca anlık tetikleyicisiydi. Gençlerin gündeme getirdiği asıl meseleler sistemdeki yaygın yolsuzluk, temel hizmetlerin inkârı, yoksulluk, genç işsizliği vb. idi.
Birkaç günlük hazırlığın ardından, protesto yasal olarak, hükümet makamlarından alınan resmi izinle organize edildi. Oldukça barışçıl ve şiddet dışı bir şekilde planlanmıştı. Ancak günler geçtikçe, sokağa çıkanların sayısı organizatörlerin beklediğinden çok daha fazla oldu. Barışı korumaları yönündeki tekrarlanan uyarılara rağmen, kalabalık güvenlik bariyerlerini aştı, parlamento binasına girdi ve binayı tahrip etti. Bunun üzerine güvenlik güçleri ateş açtı ve çok sayıda genç göstericiyi öldürdü.
Bunun sonucunda ertesi gün protestolar kimsenin hayal edemeyeceği kadar büyüdü. Kamu ve özel mülklerin yıkımı artık yalnızca Katmandu ile sınırlı kalmadı, ülke geneline yayıldı.
Birkaç kritik soru var:
- Gösterilere belli ki bir sızma oldu – ama kimlerdi bunlar?
- Kalabalığı kontrol etmek için başka seçenekler varken neden güvenlik güçleri ateş açarak masum gençleri öldürdü? Bu ölümlerin ardında görünmez bir güç olabilir mi?
- Neden ordu göreve çağrıldı? Neden ülkenin ana güvenlik gücü, parlamento binası, cumhurbaşkanlığı ofisi, bakanlıklar veya Yüksek Mahkeme gibi paha biçilmez devlet yapılarını koruyamadı?
- Genç protestocular, kamu yapılarının veya özel mülklerin yıkımında kendilerinin yer almadığını ilan ettiler. Ben onlara inanıyorum, çünkü ülkeyi yolsuzluktan temizleme hayallerine inanıyorum. O halde yıkımı kim gerçekleştirdi – ve neden?
Bu soruların yanıtlarını aramanın, durumun kök nedenlerini anlamak için son derece kritik olduğunu düşünüyorum. Daha birçok soru olabilir. Gençlerin öfkesinin daha derin kökleri hakkındaki sorunuzu bu şekilde açarak yanıtlıyorum.
EB: Küresel ilişkiler açısından, büyük emperyalist güçler bu gelişmelere yol açan olaylara nasıl katkı sundu ve nasıl tepki verdiler?
SO: Jeopolitik çıkarlar hiçbir ülkedeki olaylardan ayrı tutulamaz. Bu, Nepal’in son olayları için de geçerlidir. Küresel güçlerin mevcut olaylarda çıkarları olduğuna inanmak için birçok neden var. Bu çıkarlar birbirleriyle çelişiyor da olabilir. Bu güçlerin ayrı ayrı güçlü müdahaleleri ve yönlendirmeleri açıkça mümkündür. İçsel etkenlerin yanı sıra, onların çıkarlarının, tasarımlarının ve gücünün bu gençlik hareketine sızması belirleyici bir faktör olabilir.
Gelişmelere diplomatik olarak tepki verdiler; yeni başbakanı kutlayarak ve Nepal’i desteklemeye devam edeceklerini beyan ederek. Henüz siyasi terimlerle tepki vermediler. Ayrıca, Nepal için tarihi bir an, dünyaca ünlü bir Budist guru olan bir Tibetli mültecinin yeni başbakanı kutlaması oldu. Ben bunu tarihi görüyorum; çünkü hatırladığım kadarıyla Nepal’de bir başbakanın adaylığı ya da seçilmesi hakkında daha önce hiç kutlama yapmamış ya da kaygı göstermemişti. Neden bu hükümetle ilgilendiği benim için belirsiz. Ancak bu değişimin ardında derin bir siyasi ilgisinin olduğu inkâr edilemez.
EB: Kitlesel hareket sonucunda Başbakan istifa etti. Bu, büyük bir dönüşümün işareti olarak görülüyor. Bu gelişmelerin kısa vadede nasıl ilerlemesini bekliyorsunuz?
SO: Başbakanın kitlesel hareketten 48 saatten kısa bir süre sonra istifa etmesi, Nepal’in kısa ve uzun vadeli siyasi seyrinde önemli sonuçlar doğuracaktır. Bu, çoklu dönüşüm olasılıkları barındıran bir geçiş noktası yaratmıştır. Bu geçiş noktasından kısa vadede nasıl bir dönüşüm yaşanacağı henüz net veya öngörülebilir değil.
Kısa vadede, bu geçici hükümetin istikrarı henüz garanti altında değil. Bu, görünür ve görünmez aktörlerin dönüşümü şekillendirmede oynayacağı role ve hükümetin vereceği karşılığa bağlıdır – ama henüz öngörülemez. Geçici hükümet altı ay içinde kesin olarak parlamento seçimleri yapmayı taahhüt etti. Ancak, siyaset bilimciler şimdiden seçimlerin zamanında yapılmasının önünde öznel ve nesnel pek çok engel bulunduğunu belirtiyor. Seçim süresinin uzamasının sonuçları şu anda öngörülemiyor. Devlet belki de kaotik bir belirsizlik tuzağına düşebilir.
Başbakanın istifası, hükümetin halkın memnuniyetsizliğini ve yönetişimdeki başarısızlığını gideremediğinin göstergesidir. Bu aynı zamanda bu başarısızlığın kabulüdür. Bu durum mevcut siyasi partilerin uzun vadede halkın güvenini yeniden kazanmasını çok zorlaştıracaktır.
EB: Şu anda, halkın sol etiketli hükümetin politikalarına duyduğu öfke, popüler hareketin kendisini ilerici bir alternatife kanalize etmesini zorlaştırıyor mu? Sokaklarda kralın geri dönmesi çağrısı ne kadar yaygın? Sizce Nepal’de toplumsal muhalefet bundan sonra nasıl bir strateji izlemeli?
SO: Şu anda, hükümette sosyal demokrat bir partinin desteğiyle sol bir parti (Komünist Parti olarak tanımlanan) lider konumdaydı. Dolayısıyla halkın hoşnutsuzluğu ve öfkesi öncelikle iktidardaki sol partiye yöneldi. Hükümet dışındaki diğer sol partiler (yine Komünist Parti olarak tanımlananlar), çeşitli nedenlerle iktidar partisini desteklemiyorlardı. Bu, popüler hareketin ilerici bir yola kanalize edilmesini zorlaştırıyor. Ancak hareketin ilerici bir yönelimi yeniden inşa etmesi için hâlâ fırsatlar var.
Kralın geri dönmesi çağrısı Nepal’de hâlâ yaşıyor, ancak sokaklarda yaygın değil. Monarşinin yeniden ihyası çağrısının dış güçlerce görünmez biçimde desteklendiği ciddiyetle not edilmelidir. Bu güçler, Nepal’de monarşiyi yeniden canlandırmakta farklı çıkarlara sahip olabilir.
Toplumsal muhalefetin mevcut durumda izlemesi gereken strateji, mevcut anayasayı korumaya ve federal demokratik laik cumhuriyeti savunmaya odaklanmalıdır. Bunun için ön koşul, siyasi partilerin yapısının genç kuşağa liderliği devretme ruhuyla yeniden düzenlenmesidir.
EB: Dünyada da daha fazla eşitlik ve özgürlük vaat eden sol, sosyalist veya komünist etiketli hükümetlerin reformist, pragmatist ya da hatta otoriter liderlere dönüştüğünü görüyoruz. Bu meseleye dair perspektifiniz nedir? Sizce bu kısır döngü nasıl kırılabilir?
SO: Bu meseleye dair perspektifim, hiçbir gücün yalnızca adı veya logosuyla ilerici – sosyalist ya da komünist – olamayacağıdır. İsim, gerçeği yansıtmaz. İlerici değişimler yalnızca arzu, duygu ve vaatlerle sağlanamaz. İlerici değişimin kuralları – teorileri ve ilkeleri – vardır. Ama bunlar yalnızca teori ve ilke değildir; aynı zamanda ebedi bir bağlılık, dürüstlük ve beceri gerektirir. Bu kuralları anlayıp dürüstçe hayata geçirerek ilerici değişimler sağlanabilir. Benim görüşüme göre, bu kısır döngü bu ilkelerin içselleştirilmesi ve eyleme dönüştürülmesiyle kırılabilir.
EB: Son olarak, eklemek istediğiniz bir şey var mı?
SO: Nepal’de genç kuşağın öfkesi ülkenin mevcut durumuna bir yanıttır. Bu doğal ve rasyoneldir. Onların hareketi gerçektir ve halk için adaletin ve mutluluğun olduğu yasal bir devlet hayallerini yansıtmaktadır. Protestoları ülkenin sistemine karşı değil, yolsuzluğa, sahtekârlığa ve liderliğin halka karşı sorumsuzluğuna karşıydı.
Ülkede birçok gençlik grubu var. Bu gruplar bütünleşmiş ya da iyi koordine edilmiş değil. Pek çoğu farklı platformlarda bağımsız biçimde çalışıyor. Ne yazık ki, belki de yetersiz deneyim ve örgütlenme yüzünden, hareketlerinin bilinmeyen gizli güçler tarafından kaçırılıp onların çıkarları için kullanılabileceğini öngöremediler. Nepal’de olan da buydu ve mevcut yıkıma yol açtı.
Artık Nepal’in liderliği genç kuşağa devretme zamanı. Ancak bunun açık bir önkoşulu var: genç kuşak neden liderlik etmesi gerektiğini (liderliğin misyonu) açıkça anlamalı ve nasıl liderlik edeceğini (ülkeyi ve halkı yönlendirme ve koruma becerileri) kavrayabilecek yetkinlikte olmalıdır.
Ecehan Balta
Sosyoloji eğitiminin ardından siyaset bilimi doktorası yaptı. Araştırmacı. Praksis dergisi Yayın Kurulu Üyesi. Yerküre Yerel Çalışmalar Kooperatifi Kurucu Ortağı.